Bilecik’teki kültürevinde 30 yıldır çayın demine bağlamanın telleri zevcelik ediyor

Bilecik’in Bozüyük ilçesinde bir nice tuhaf eşyanın sergilendiği Kanarya Çalgı ve Kültürevi’nde 30 yıldır Türk Halk Müziği eserleri yankılanıyor.

İlçedeki kültürevini gramofon, putrel, darbuka, plaka, klasik çevirmeli telefon, gaz ocağı ve lambası, çırakma, kilim, bakırdan ibrik, kasa, ışık makinesi, melez tüfek, radyo ve telefon kadar antikalar süslüyor.

Tarihin yaşatıldığı mekanda 1992’den bu yana salı ve cumartesi günleri 14.00-17.00 saatlerinde Türk Folk Müziği ve ulama öğreticisi Mehmet Uysal şefliğinde ilhak, ham, ud çalan ve ney üfleyen ustalar, kendilerini dinlemeye gelenlere civar türkülerinin birlikte yurttan derleme eserler seslendiriyor.

Camında “Politik ağız dalaşı boşaltmak, küfür gelmek ve ihtisas gedmek yasaktır” yazan kültürevine site dışından gelenler bile oluyor. Ziyaretçiler, çay kıraathane içerek türküler eşliğinde ruhsal gerilim atıyor.

“Eli bağlama tutan dizge aramıza katılıp bizimle meşk edebiliyor”

Mehmet Uysal, AA muhabirine, seçme yörenin zenginliğini, çeşitliliğini anlatan eserleri Türk Halk Müziği sevenleriyle buluşturduklarını anlattı.

Türküleri unutturmamaya çalıştıklarını tamlayan Tevazulu, şöyle devam etti:

“1992 yılından bu yana türkülerimizi, ustalarımızla yaşatmaya çalışıyoruz. Yer mülk ve ilçelerden misafirlerimiz geliyor. Her yöreden çalıyoruz, yemeden içmeden Bilecik yöresi değil. Yetiştirdiğimiz öğrencileri birlikte aramıza alıyoruz ve ustalarıyla bu arada çalıyorlar. Eli ulama tutan, türkü söyleyebilen sistem aramıza katılıp bizimle meşk edebiliyor. Müteharrik ve mütekait olan arkadaşlarımız var. Özümüz, türkülerimiz bizim. Gençlere üstelik aktarmamız gerekiyor. Türküler bizim baş tacımız, topluluk çıkmalıyız. Bu ortamı gençlere birlikte gösteriyoruz. Gençlerimiz özgüven kazanıyor, kendilerine güvenleri artıyor.”

Tahta kaşıkla türkülere eşlik fail emekli Mustafa Tunca de 15 yaşından 80 yaşına kadar herkesin aynı araya geldiğini ve ritme dahil olduğunu söyledi.

Akranlarıyla yârenlik ettiklerini dile getiren Tunca, “Feci, yaslı, aşklı türkülerimiz var. Türkülerimiz bilcümle bunları anlatır bizlere. Türküler var berenarı tığ varız. Tığ onları yabancı ettikçe bile türkülerimiz var. İsterim kim bu türkülerimiz hiç solmasın, tıpkısı çiçek üzere bitmeme etsin. Onun için da gençlerimizin beraberinde olmaya çalışıyoruz.” dedi.

“Bana şiddetli benzeri his veriyor”

Rabıt araklayan Ağır Dosdoğru Sertler, kısaca 7 yıldır Mehmet Tevazulu’ın öğrencisi olduğunu ve onun izinden gitmeye çalıştığını anlatım etti.

Kendini kültürevinde mutlu ve huzurlu hissettiğini kaydeden Sertler, “Buraya ilgili gibi hissediyorum kendimi. Onlarla birlikte mutluyum, onlarla birlikte çalıyorum. Bana dobra bire bir ruh veriyor. Hocam kültürümüzü, firez sevgisini aşıladı bana. O günden beri bibi bitmeme ediyorum.” ifadesini kullandı.

Kanarya Çalgı ve Kültürevi’nin işletmecisi Ege Yıldırım ise kuruluşundan bu yana işlettiği mekanın, gelenlere ayrımlı havas yaşattığını vurguladı.

Osmanlı kültürünü yaşatmaya çalıştığını aktaran Yıldırım, şöyle konuştu:

“Osmanlı kahvesi izaz ediyoruz misafirlerimize. Küçüklükten Osmanlı’ya karşı tıpkı özentim vardı. Hem kültürümüzü gençlere aşılamaya hem dahi yaşatmaya çalışıyorum. Tahminî 40 yıldır Ankara, Bursa, Eskişehir ve İstanbul’u dolaşarak ibret eşyaları alıyorum ve burada sergiliyorum. Bunun beraberinde adam arkadaş dahi evinde bulunan, kültürümüzü anlatan eşyaları getiriyor. Haricen mevrut misafirlerimiz güzelce temennilerde bulunuyor. Ego dahi çocuklarıma vasiyet bırakacağım. ‘Devamı gelecek’ diyorum, çokça bahtiyar oluyorlar. Kültürümüzü devam ettiriyoruz. Erkek, hanım astsubay müşterilerimiz var. Hem türkülerimizi dinliyorlar hem üstelik dostça ediyorlar. Burada dostluk, alışmışlık ve el birliği var. Burada ruh gedmek yasak.”

Share: