Depremde 12 yakınını kaybeden Semir: Şiddeti biraz durulunca acilen kendimizi dışarı attık

HATAY’dan depremlerin peşi sıra Aksaray’a gelip, eşi ve 2 çocuğuyla, hayırseverlerin desteğiyle, eve yerleşen Semir Değerli, “Sabah 04.17 sıralarında yer sarsıntısı ağırbaşlı başladı. Elan bilahare hızını artırdı. Neye uğradığımızı şaşırdık. Şiddeti biraz durulunca bir lahzada kendimizi hariç attık. Tığ şanslıydık ve binamız çökmedi. Antakya’da bire bir apartmanda 10 yakınım, üroloji doktoru akrabam Bedi Süner ile bacı yeğenimi bile kaybettik” dedi.

Hatay’ın Antakya ilçesi Serinyol Mahallesi’nde oturan eczacı teknisyeni Semir Değerli, eşi Mahmur Çiçeği Altın ve 2 çocuğuyla, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Aksaray’a geldi. Hayırseverlerin kiraladığı evde mütezayit ocak, yaşadıklarının etkisinden kurtulmaya çalışıyor. Depremin 3 günü, Aksaraylı avukat Uzun Bozkurt ile eşi doktor İfakat Bozkurt yardımıyla, buraya geldiğini tamlayan Semir Değerli, şunları söyledi:

“Burada iyiliksever insanlar, kalacak saha ayarladılar. Onlara haddinden fazla teşekkür ederim. Eğreti tıpkısı yerde 3 hafta kaldık. Daha sonra ise bu eve taşındık. Depreme 4 kıvrım habbe dayanak katında yakalandık. Sabah 04.17 sıralarında, tün geçmiş evvel yer sarsıntısı gösterişli başladı. Henüz bilahare hızını artırdı. Tığ ev kendisine neye uğradığımız şaşırdık. Ilk hepimiz tıpkısı köşeye pustuk. Şiddeti biraz durulunca tezce kendimizi dışarı attık. Tığ şanslıydık ve binamız çökmedi. Binamızdaki ara ve hasarı ise sonraları öğrendik. O ahit acı aynı baran vardı. Bilcümle binadakiler dönme aydınlanana kadar oradaki ayrımsız otobüste bekledik. Hava aydınlanınca etrafa baktık. Mahallemizde haddinden fazla yıkım vardı. İnsanlar ise çökmüş altındaydı. Bizim elimizden tıpkı özdek gelmedi. Zira malzeme ve kurtarmayla ilişkin bilgimiz yoktu. Bu yüzden tek husus yapamadık. İkinci depremde dil kullandığım üzere depremi çok hissetmedim. O sırada baldızım evinden çıkarken kafasından ve ayağından yaralanmış ve onu hastaneye götürüyordum.”‘HAYATIMIZI AKSARAY’DA SÜRDÜRECEĞİZ’Aksaray’a gelince ‘memleketimize döneriz’ diye düşündüğünü anlatan Kızıl, “Antakya’nın durumunu televizyondan izleyince oradaki çalıştığım hareket yerinin girilemeyecek durumda olduğu gördük. Benim kızım LGS’ye hazırlanıyor. Aynı şekilde hayatımıza gine devam etmemiz gerekiyor, diye düşünüp burada kaldık. Ego üstelik eczacı kalfası olduğum için eczanelere başvurdum. Eczacılar Odası’na telefonumu bıraktım. 3 dolaşma bilahare bire bir eczanede işe başladım. Hayırhah Çımbar Erdemir ise bu sülale ve eşyaları ayarladı. Burada gene hayatımızı benzeri düzene oturtmaya çalışıyoruz. Aksaray’birlikte yalnız mebzul insanlarla karşılaştık. Sistem burada elinden geldiği kadar bize havari olmaya çalıştı” diye niteleyerek konuştu.Depremde 12 yakınını kaybettiğini belirten Altın, “Antakya ve İskenderun’dahi kuzenlerimi kaybettik. Tıpkı apartmanda 10 güç vardı. Göçme sonucu hiçbirisi maatteessüf çıkamadı. Antakya’üstelik ayrımsız apartmanda 10 yakınım, İskenderun Çap Hastanesi’nde memur bevliye doktoru akrabam Bedi Süner ile hemşire olan yeğenimi de kaybettik. Elimizden benzeri molekül gelmedi. Kimsenin yapacağı aynı şey namevcut” dedi.’ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN DİYE EVDEN MALZEME ALMAYA GİDERKEN 2’NCİ SARSINTI OLDU’Çiğdem Kızıl ise eşyalarını almaya eve girdiklerinde ikinci depreme yakalandıklarını belirterek, şöyle konuştu:

“Uyurken pattadak sallanmaya başladık ve neye uğradığımız şaşırdık. 2 çocuğumuz üstelik uyuyordu, onları kuşkusuz kaldırdık, onu dahi elan anlayamadık. Kapıya doğru yürürken, sarsıntıdan sağa ve sola akıllıcasına çarpmaya başladık. Elektrikler kesildi, koridorda ayakkabılık devrildi. Oğlum ona çarparak düştü. Onu kaldırarak, kendimizi terliksiz ve çorapsız bire bir şekilde hariç attık. Pijamayla sağanağın altında kaldık. Çokça azılı bire bir gündü. Otobüste beklerken çocuklarımız üşümesin diye çorap ve başmak almak için eve et kafalı dönerken esasen ikinci ayrımsız sarsıntı daha oldu. Esasen acul bir şekilde evden uzaklaştık. Çocuklarımız ise durumu görünce eve gitmeyin size aynı molekül olacak diye niteleyerek ağlamaya başladılar.”

Share: