Kılıçdaroğlu: 20 Yıldır Görev Yapıyorlar, İktidarlar. Bana Çıkıp Biriniz Söyleyin, ‘Devlet Şu Fabrikayı Yaptı’ Deyin. Bir Fabrika İsmi Söyleyemezsiniz

CHP Umumi Başkanı Eksiksizlik Kılıçdaroğlu, Osmaniye’dahi, “20 yıldır fariza yapıyorlar, iktidarlar. 20 yılda bu ülkenin mektepli yurdu sorunu çözülemez mi? Bana çıkıp biriniz söyleyin, ‘Devlet şu fabrikayı yaptı’ deyin. Bir üretimlik ismi söyleyemezsiniz, bire bir üretimlik ismi. Hani içtimai devlettik biz. Hani işsize iş bulacaktık, işsizliği bitirecektik? Temas birinizin düşünmeye ihtiyacı var” diyerek konuştu. Kılıçdaroğlu, “İnsanoğlu 1 milyon yılda tekerliği keşfetmiş. Deminden temas saniyede patadak aşkın icat var. Biz bunun neresindeyiz? Sunma diplerindeyiz. Yeni benzeri iktisat anlayışına, eskimemiş tıpkı politikaya, yeni bire bir sanayileşmeye ihtiyacımız var” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, zaman Osmaniye’da sivil toplu kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlar ve tatmin önderiyle ayrımsız araya geldi. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Umuyorum adamakıllı ve keyifli aynı toplantı yapacağız. Aynı miting yapmıyoruz, sizinle oturup konuşacağız. Memleketin nereye gittiğini siz dahi görüyorsunuz be bile görüyorum. Her An mütezayit sorunlarımız var; siz üstelik yaşıyorsunuz, ben üstelik yaşıyorum. Evlatlarınız var, aksiyon bulamıyorlar; siz yaşıyorsunuz, ben dahi görüyorum. O ahit bir çıkışa ihtiyacımız var. Var olan sorunları çözmeye ihtiyacımız var. Bunu halletmek için dahi yoz ülkeye hizmet etmeyi seçme şeyin önüne taşıyan ayrımsız panel anlayışa ihtiyacımız var. Yani cebini esermek amacıyla kuvvet olmaya, değil halkın cebi dolsun diye savaş fail insanlara ihtiyacımız var.

“HİÇBİR ANNE ÇOCUĞUNU YATAĞA HARIS YATIRIYOR MU, YATIRMIYOR MU? SİYASETİN KONUSU BUDUR”

Toplumu kamplaştırdılar, siz görüyorsunuz. İnanç üzerinden yöntem yapılıyor, görüyorsunuz. Hayat tarzı üzerinden yöntem yapıyorlar, siz görüyorsunuz. Kimlikler üzerinden siyaset yapılıyor, görüyorsunuz. Cenabıhak aşkına, eğer kim, etiket üzerinden, akide üzerinden politika yapıyorsa ülkenin sorunlarıyla ilgilenmiyor demektir. Herkesin inancı benim başımın üzerine, herkesin kimliği benim başımın üstüne, herkesin hayat tarzı benim başımın üzerine. Olur siyasetin görevi hangi? Siyasetin görevi; budun memnun mu, değil mi? İşi gücü var mı? Tarlada çalıştıysa, etkiyse ürünün karşılığını alıyor mu, almıyor mu? Uran çalışıyor mu, çarklar dönüyor mu? İşsizlik bitti mi? Hiçbir asil çocuğunu yatağa aç yatırıyor mu, yatırmıyor mu? Siyasetin konusu budur.

“TÜRKİYE’NİN HIZLA BÜYÜMESİ LAZIM, BÖLGESİNDE ALEMDAR OLMASI LAZIM, TÜVANA OLMASI LAZIM”

Türkiye, buradan çıktı, yeniden raya oturması lazım. Yüzyılı bitirdik altın Osmaniyeli kardeşlerim. 1923, 99’uncu yıldayız. Önümüzdeki sene 2023 olacak. Beniz yıl. Yüz yılın içine baktığımız zaman iri sıkıntılar yaşadık amma demincek ikinci beniz yıla hareketli bire bir iradeyle çıkmamız geçişsiz. Türkiye’nin süratle büyümesi lazım, bölgesinde önder olması lazım, kivrak olması geçişsiz. Sözü dinlenen aynı büyüklük olması geçişsiz. Şayet bunu yapamazsak sorunlarımızı çözemeyiz.

“SURİYELİLER BURAYA NİYE GELDİ VE SURİYELİLER BURADAN NASIL GİDECEK”

Şef olmanın yolu, üretmekten mergup. Şef olmanın yolu, çalışmaktan zarif. Reis olmanın yolu, kişi başına milli geliri artırmaktan mazbut. Önder olmanın yolu, istihdam yaratmaktan beğenilen. Şayet milyonlarca emanet mevrut, bizim bu büyüklüğünde işsizimiz varken onlar bile bizim tıpkısı şekliyle yanımızda duruyorsa, yani sığınmacılardan küçümseme ediyorum, Suriyelilerden söz ediyorum ve onlara da nanıaziz, gelişim veriyoruz, soru şu: Suriyeliler buraya niçin geldi ve Suriyeliler buradan elbet gidecek? Bu sorunun cevabını siyasal iktidarın, devleti yönetenlerin vermesi lazım. Bu sorunun cevabını vermiyorsa sizin onlara bundan sonra fikir verme hakkınız yoktur rüfeka; bakın bu büyüklüğünde örtüsüz, kemiksiz söylüyorum.

Ego, öz insanımın önceki karnını doyurmak zorundayım. Benim insanım önceki meşbu olacak, gelişim bulmuş olacak. Bu olmadığı takdirde sorunumuz artar. Büyük kentlerin gettoları var, gettoları oluşur. Bir anlamda orada kıpırdak insanlar, toplumdan çelimsiz benzeri şekilde hayatlarını sürdürürler. Onlar, arada sırada toplum açısından pahal sorunlara kaynaklık ederler.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, KONYA’DAN EPEY OLAN HOLLANDA’NIN YILLIK TARIM ÜRÜNÜ İHRACATININ ILLET ONDA BİRİNİ ANCAK YAPABİLİYOR”

Çiftçilerden başlayayım. Osmaniye, biliyorum fıstık üretimde Türkiye birincisi, gayet domuzuna. Üretiyor, peki sunturlu, kazanıyor, kazansın, elan fazla kazansın, henüz fazla dış satım yapsın. Onun dışında cehre, buğday ekenlerimiz var. Hayvancılık yapanlarımız var. Bir soru; koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti, Konya’dan aşaği olan Hollanda’nın yıllık tarım ürünü ihracatının illet onda birini ancak yapabiliyor? Illet Konya’dan hoşur aynı devlet tarımda Türkiye’yi üçe, dörde katlıyor? Faktör ne? Yerey mı? Bizde henüz aşkın. Sıra mi?  Elan fazla. İnsanımız mı? Daha çok. Hastalik biz üretemiyoruz? Illet ihraç edemiyoruz? Neden bütün dışarıdan geliyor? Efsanevi haricen geliyor; buğday, arpa, yem haricen geliyor. Bozukluk? Hadi petrolü anladık, namevcut, fena hâlde. Haydi natürel gazı birlikte anladık, bulunmayan, o da iyice. Peki diğerleri bozukluk haricen geliyor? Hangi gerekçeyle haricen geliyor?

“ÇİFTÇİNİN FAİZİNİ SIFIRLAYACAĞIZ”

Çiftçiyi toprağa küstürürseniz seçkin şey haricen gelir. Çiftçiyi toprağa küstüremezsiniz. Pandemi bize neyi gösterdi? Ekincilik, stratejik sektörüdür. Bütün dünyada tarım stratejik sektördür. Birisinin karnı doymazsa o ülkede geçim gayrimümkün. Herkesin karnının doyması geçişsiz. Elbet doyacak? Rençper üretecek. Çiftçiyi toprağa küstürürsen ne olacak? Dava çıkacak. Yolu nedir? Söyleyeyim; Tanrı nasip değer, Kavim İttifakı adına iktidara geldiğimizde, çiftçilerin ekincilik cesaret veya bankalardan aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız. Tek bulut etmeyin. Zaten doğru dürüst dirimsel elde edemiyor. Mazotun, gübrenin, ilacın fiyatı, baktığın devir doğrusu dünyanın parasını ödüyor. Benzeri fellah bankadan münasebet cesaret alır? İmkanı olsa on paralık emniyet almayacak elhak. Zımnında faizleri sileceksin, yeni tıpkısı iş başlatacaksın. Maraba rahatlayacak, dikici kardeşim abat bir içki takanak. Yer azından bankalara getiri ödemeyecek. Kim faize alın? Sıfırlarsan doğrudur, faize karşısın. Çiftçinin faizini sıfırlayacağız.

“YÜKSEK FAİZ BELASINDAN ESNAF VE ÇİFTÇİYİ KURTARACAĞIZ”

İki; esnaf de var ayrımsız şekilde. Esnaf ve fellah, ayrımsız toplumun orta direğidir. Yani toplumu ayakta markajcı sunu büyük iki alandır, esnaf ve rençper. İkisi üretmezse, ikisi kazanmazsa ülkenin huzura çıkma şansı yoktur. Esnafın bile gerek bankalardan icap Esnaf Kefalet Kooperatifleri’nden aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız. Bakın, burada Millet İttifakı’ndan arkadaşlarımız bile var, CHP’nin Genel Başkanı yerine ego gayet açık ve net anlatım ediyorum; bu efdal getiri belasından esnaf ve çiftçiyi kurtaracağız.

Adı Ekincilik Bankası amma doğru dürüst çiftçiye yüreklilik açmıyor. Umum Bankası, esnaf bankasıdır esasen, esnaf amacıyla kuruldu. Nahiye bazlı ekincilik planlaması yapılacak. Hangi girmek havza bazlı tarım planlaması? Burada fıstık mı ekiliyor, tükenik, diyeceğiz ki bu mıntıka fıstık tohum, bu bölgede herkes üretecek, hep kazanacak. Konya Ovası mı? Ne ekilecek, buğday ekilecek. Ayrımsız başka saha, cehre ekilecek. Benzeri apayrı meydan, afyon ekilecek. Tıpkısı eksantrik saha; üzüm, asmalar, fidanlar… Tıpkısı ayrıksı saha, Erzurum ve çevresi, ‘özel iktisat bölgesi’ diye niteleyerek orayı düşünüyoruz. Hayvancılık ve hayvan ürünleri merkezi olacak ora. Vakit Kaybetmeden Erzurum değil, Erzurum ve çevresini ele alarak onu değerlendireceğiz.

“ÇUKUROVA’DA ÇİFTÇİ ÇOK KIVANÇLI DEĞİL”

Bu toprak, bu kadar bereketli topraklar varken ekincilik açısından şaha bırakmak zorunda. Çukurova, romanlara girdi Çukurova, acun biliyor Çukurova’yı ama Çukurova’da rençper çokça mutlu değil, mutlu etmemiz lazım. Çiftçi burada üretecek, üretmesi lazım. Mıntıka bazlı planlamayı yaptıktan sonra şunu söyleyeceksiniz; sen buğday mı ekiyorsun, fıstık mı ekiyorsun, ‘gayet domuzuna, maliyetin hangi?’ Dönüm maliyeti bulunacak. Dönümün maliyetini, çağırırsınız Ziraat Odaları Birliği’ni, dersiniz ki dönüm maliyeti budur. Üstüne akilane benzeri kar koyarsınız, benzeri aya bedel olur. Hiçbir dikici, ektiği yayın zımnında katiyen engel etmeyecek. Düzenlenen başlamak kaydıyla hiçbir rençper, toprak bazlı planlamada asla kötülük etmeyecek. Maliyeti var mı? Var. İster motorin lüzum diğerleri, maliyet ne olursa olsun, ne kadar artarsa artsın o yüzü çiftçinin sırtına yıkmayacağız. Maliyeti bulacaksın, üstüne çiftçinin akilane karını koyacaksın, diyeceksin ki ‘taban bedel budur’. Rençper hangi ekeceğini bilecek, kaçtan dahi satacağını bilecek. Böylelikle çiftçinin ihtişam, garantörü olacak.

“TARSİM’İ ÇİFTÇİNİN DOSTU NASIL YAPABİLİRİZ, HANGİ DÜZENLEMELERİ YAPMAMIZ GEREKİR, ONLARI YAPACAĞIZ”

TARSİM dolayısıyla şişman sıkıntılar var. Hele miras yoluyla parçalanan yerler var. TARSİM’i yeniden ele alacağız, çağıracağız kültür odalarını, çiftçi birliklerini, bu TARSİM’i çiftçinin dostu nasıl yapabiliriz, hangi düzenlemeleri yapmamız gerekir, onları yapacağız. Tarım Kanunu’nun 21’inci maddesi var, 2006 yılında çıkan tıpkı yasa var. Bu yıl, 2022’da çiftçiye 134 milyar teklik arkalama yapılması geçişsiz, kanun bakarak yapılması lazım. Şu temel büyüklüğünde yapılmadı, yapılan 30-35 milyar. Türkiye’dahi eken, üreten çiftçinin 100 milyarlık bir alacağı var, var olan hükümetten. Kanunun 21’inci maddesi diyor kim ‘Çiftçiye rastgele yıl milli gelirin yeryüzü beş altı yüzdelik 1’i oranında destek verilir’ diyor. ‘Verilebilir’ değil, ‘verilir’ diyor. Veriliyorsa vereceksin ama vermediler, bu birlikte bati bire bir sav yerine karşımızda duruyor.

“ÇİFTÇİYE ÖTV’SİZ VE KDV’SİZ MOTORIN VERİLECEK, ÇİFTÇİ KIRMIZ MAZOTLA TANIŞACAK”

Ayrıca çiftçinin traktörü, yani tarımda kullandığı vesait, çiftçinin hayvanı katiyen ve katiyen yürütme dosyalarına bahis olmayacak. Tek icra memuru, gelip çiftçinin traktörünü alıp götüremeyecek. Ekecek ki borcunu ödesin. Traktörünü alırsan, hayvanını elinden alırsan bittabi üretecek bu eş, kuşkusuz borcunu ödeyecek? Bu düzenlemeyi yapacağız. Ayrıca çiftçiler üzere al motorin uygulaması düşünüyoruz. Yani KDV’siz ve ÖTV’siz motorin verilecek çiftçiye. Diyeceksiniz kim KDV’siz ve ÖTV’siz mazot kimlere veriliyor? Yatı olan, fena hâlde benzeri yatınız varsa, denizde fena hâlde gitmek istiyorsanız, tatile gitmek istiyorsanız, adalara müracaat etmek istiyorsanız, yandaki ülkelere gidip gezmek istiyorsanız, bahir aracılığıyla yatınız varsa giderseniz. Yata süt, ÖTV’siz ve KDV’siz verilir. ya çiftçiye? Çiftçi herhalde traktörüyle turistik seyahat yapmıyor. Tarlaya gidiyor; üretecek, tohum. Haydi diyelim kim mazot haddinden fazla pahalı oldu, şehirde tüvana arabasına binmez, uray otobüsüne biner, metroya biner ama ekinci tarlasını beklemek zorundadır. Çiftçiye ÖTV’siz ve KDV’siz motorin verilecek, dikici kırmız mazotla tanışacak.

Çiftçilerin kullandığı elektriğin faturası… Şanlıurfa’evet gittim, çiftçiler bildirme haddinden fazla kuyudan su çekiyorlar, canlılık faturası ödüyorlar, çokça efdal bire bir fatura. Onlara şunu söyledim; ‘Şanlıurfa’nın büyükşehir belediye başkanlığını verin, önümüzdeki seçimlerde Şanlıurfa’da bütün çiftçilere elektriği caba vereceğiz’. Bu sözü verdim. Tanrı’ın güneşi, sudan ucuz. Yapacağın paneller. Kooperatif kurduracağız çiftçilere. Dedi evet birisi, ‘Elinden markajcı mı var, yap’ diye niteleyerek. Yapıyoruz hem de gayet evire çevire. Epey bir ilçede yapıyor, çiftçilere bile sudan ucuz vereceğiz, görsünler diyerek. Çiftçilere kooperatif kuracağız, rastgele kalem finansal desteği sağlayacağız. 2,5 milyon dekar sulp yerey var. Panelleri koyduğunuz ant iri ayrımsız erke elde ediyorsunuz. Çiftçiye meccani veriyorsunuz, dikici antrparantez elektrikten bile dirimlik elde edecek. Önce söyledim Şanlıurfa, takiben Erzurum, bütün Türkiye’da bunu yapacağız. Yani rençper evinde kullandığı elektrikle köyünde kullandığı canlılık üzere birlikte rastgele mülk ödemeyecek. Bunun altyapısını hazırlıyoruz.

“KÖYLERİMİZDE NASIL DEVLETİN BİR GÖREVLİSİ, BİR İMAM VARSA AYNI ŞEKİLDE VETERİNER, ZİRAAT MÜHENDİSİ, ZİRAAT TEKNİKERİ OLACAK; KAMU GÖREVLİSİ OLARAK BUNLAR OLACAKLAR”

Köylerimizde elbette devletin tıpkı görevlisi, aynı mortocu varsa aynı şekilde bilcümle ekincilik yapılan yerlerde, hayvancılık yapılıyorsa baytar, toprakla uğraşılıyorsa kültür mühendisi, tarım teknikeri olacak; kamu görevlisi namına bunlar olacaklar. Nedeniyle hayvanların aşıları vaktiyle yapılacak, hastalıklarıyla uğraşılacak, fellah için hangisi uygunsan o ürünün ekilmesi için imkan verilecek.

“HEP KADINLARIN VE GENÇLERİN IÇTIMAI GÜVENLİK PRİMİNİ CELAL ÖDEYECEK”

Köyler boşalıyor, sizler birlikte görüyorsunuz. Gençler durmuyor köylerde. Bire Bir düşüncemiz henüz var; köylerdeki bilcümle kadınların ve gençlerin içtimai asayiş primini cesamet ödeyecek, köyde kaldığı ve üretim yaptığı sürece primini heybet ödeyecek.

Ekinci kardeşimi bakın, tarlaya küstürmedik, toprağa küstürmedik, ahıra küstürmedik. Üretiyor, kazanıyor, karşı terinin karşılığını alıyor. Ürününü ferah ferah satıyor, pazarlayabiliyor. On Paralık kimse aç ve açıkta değil. Çiftçinin birlikte kazanabileceği bire bir ortamı kategorik hayata geçireceğiz.

“MUHTARLARI GÜÇLENDİRMEMİZ LAZIM”

Muhtarlara ‘demokrasinin esas taşı’ dememizin temel nedeni; bu topraklarda yapılan geçmiş seçme, 1833 yılında Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde yapılan bire bir muhtarlık seçimidir. O nedenle muhtarlar ‘demokrasinin temel taşı’ kendisine adlandırılırlar, ego birlikte anca adlandırıyorum. Muhtarları güçlendirmemiz geçişsiz. Halkın oyuyla mevrut, seçilen muhtarın güçlendirilmesi lazım. Eğer muhtarlık kurumunu güçlendirirseniz demokrasiyi de güçlendirmiş olursunuz. Ben, ‘Muhtarlara birer apotr personel vereceğiz’ dediğim zaman facia kopmuştu. Neden kopuyor? Muhtarın de cevaz alıp, tıpkı yere gidip tatil yapmaya ihtiyacı yok mudur? Bu büyüklüğünde etkisiz varken illet olmasın? KPSS sınavına girer, dirimsel bire bir güç evet. Muhtar değişir, ayrıksı tıpkı muhtar dirimsel, bütün o bürokratik işlerimi o arkadaşımız dirimsel, ona anlatır. Muhtarlığın antrparantez aynı bütçesi de olması lazım. Emlak vergisini ki topluyor? şehremini topluyor. Yüzde 1’ini verseniz ne tamam? Çünkü muhtar, vatandaşın genişlik şen ulaştığı kişidir. Aynı vatandaş geldi dedi kim ‘Kızım, oğlum Adana’da sınav kazandı amma otobüs parası üstelik bulamıyoruz’. Kocabaşı diyecek kim ‘Al kardeşim, otobüs biletini alıyorum, git gel’ diyecek. Içtimai yardımlar muhtarlar aracılığıyla yapılacak. Muhtar bilir kimin fukara olup olmadığını, yer bol kocabaşı agâh.

“BÜTÜNCÜL BİR MUHTARLIK KANUNU NAMEVCUT”

Totaliter benzeri Muhtarlık Kanunu bulunmayan, kocabaşı kardeşlerim. 82 ayrı ayrı kanunda, 354 maddede kocabaşı adı beğenilir. 354 maddede muhtar adı zarif, tek muhtar bunu bilemez. Ego üstelik bilmiyordum, muhtarlık üzere emek yaparken bunu belirleme ettik. Sizin bağımsız milletvekili benzeri Muhtarlık Kanunu’na ihtiyacınız var. Elimizin altında duruyor. Sizin mürekkep oy pusulanız bulunmayan. Bu, aslıdan kamunun size önem vermediğini de gösterir. Müttehit görüş pusulanızın olması geçişsiz. Bu, muhtarlık kurumuna devleti yönetenlerin verdiği önem anlamına dirimsel.

“MUHTARLIĞI KANUN, BİR KAMU KURUMU NAMINA TANIMLAMIYOR”

Muhtarlığı yasa, aynı kamu kurumu yerine tanımlamıyor. Belediye muhtarlıkla beraber eş tıpkısı proje yapamaz, çünkü cürüm amal. Meğerse halkın seçtiği ayrımsız kişi ve onun künde ettiği çalım, benzeri amme kurumudur. Amme kurumu kendisine tanımlanması geçişsiz. Kocabaşı kardeşlerim, bakıyorlar belediye meclisi ayrımsız değişmeyen aldı, yurttaş gelip soruyor, ‘Muhtarım bu nedir’; kocabaşı, namuslu adına ‘Benim haberim yok’ diyor. Özlük mahallesiyle ilişkin belediye meclisi bir değişmeyen alacaksa oraya katiyen tıpkısı kocabaşı nida edilmeli ve kocabaşı o toplantıya katılmalı, alay ve karar sahibi olmalı. Türkiye Muhtarlar Birliği kurulmalı, Türkiye Belediyeler Birliği var, Türkiye Muhtarlar Birliği’nin bile kurulması lazım.

“SEMBOL VE VATAN BİZİM KIRMIZI ÇİZGİDİR”

Ulusçu duygunun haddinden fazla tüvana olduğunu biliyorum Osmaniye’da. Aslında seçkin birimiz milliyetçiyiz, bizim altı okumuzdan birisi de milliyetçiliktir. Vatanı ve bayrağı ile sorunu sıfır herkesin benim başımın üzerinde yeri var. Ki olursa olsun, hangi görüşten olursa olsun her insana ocumak duyarım, yeter kim bayrağı ve vatanıyla sorunu olmasın. Alem ve yurt, bizim kırmızı çizgidir. Onun altını özenle yemek isterim.

Cenabıhak talih ayar, kuvvet olduğumuzda, bu cesim ordumuzun elinden alıp Katar’a sunulan Tank Tırtıl Fabrikası’nı bir hafta içinde alacağız ve onu yine yüce ordumuza vereceğiz. Bizim milliyetçiliğimiz neymiş ulusalcılık değildir, özünde milliyetçiyizdir tığ, özden milliyetçiyizdir. Pekâlâ peki da Avrupa’nın arz büyük tank tırtıl fabrikalarından birisini alacaksın, Katar’a vereceksin. Hangi gerekçeyle verdin? Benim dışımda itiraz fail var mı? O antlaşma illet görüş veriyorsunuz? Kusura bakmayın, ego üstelik bu soruyu size bakınmak zorundayım.

“HEP HASTANELERİMİZİ ALIP YENİDEN ORDUMUZA VERECEĞİZ”

İki; hastanesi sıfır hiçbir kargaşa bulunmayan. Arz büyüğünden yer küçüğüne kadar temas ordunun katiyetle hastanesi ve askeri tabibi var. Bizim ordumuzun ne hastanesi kaldı ne de doktoru. Tanrı şans kadir, iktidar olduğumuzda, ordunun elinden alınan hep hastanelerimizi alıp yeniden ordumuza vereceğiz. Sivil aynı hekim terörle mücadelede nakıs 30-35 derecede gidip göreve yapmaz amma askeri hekim gider; onun görevi o, işi o. Şu soruyu sevgili; hangi gerekçeyle ordunun elinden hastaneler alındı? Bu soruyu defalarca sordum, cevap alamadım. Milletvekilleri geliyor buraya, onlara dava.

“SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ YENIDEN O TOPRAKLARA GİDECEK VE ORADA BİZİM BAYRAĞIMIZ DALGALANACAK”

Üç; Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez kişi topraklarımızdan bayrağı indirdik ve Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdık. Hangi amacıyla? Hani bunlar milliyetçiydi, vatanseverdi? Bir karış toprağımız amacıyla icabında tığ canımızı vermeye hazırız, aynı karış toprak amacıyla. Cenabıhak felek kırat, erk olduğumuzda, göreceksiniz Süleyman Şah Türbesi yine o topraklara gidecek ve orada bizim bayrağımız dalgalanacak, on paralık kimsenin endişesi olmasın. Yapamıyorlar, yapacağız.

“HANGİ EMPERYAL OKKALI O CÜMLEYİ ORAYA İLAVE ETTİRDİ”

Ihtimal merak ediyorsunuzdur; Kılıçdaroğlu ve CHP, hastalik Suriye tezkeresine ‘yarayışlı’ dedi? Size gelip derler şişman ihtimalle, ‘Doğrusu bunlar terör örgütüyle beraberler, o nedenle terör örgütünü destekliyorlar, o neden bu tezkereye de müfit dediler’. Size gerçeği söyleyeyim; öz topraklarında ecnebi tıpkı askerin postalını talip bir arkadaşımız var mı? Namevcut. Biz üstelik istemedik zaten, o nedenle ‘hayır’ dedik. Siz tezkereye, ‘Terörle savaş üzerine hükümet isterse, Reisicumhur isterse ecnebi askerleri çağırma edebilir’… Hangi demek ‘ecnebi askerleri davet edebilir?’ Sordum hem Bahçeli’ye hem Erdoğan’a sordum; ‘Ne yabancı ülkenin askerini terörle savaşım konusunda Türkiye’ye davet edeceksiniz?’ Şu asıl büyüklüğünde tek cevap yok. Siz üstelik dava. Terörle mücadeleyse polisi, askeri yapıyor filhakika. Siz dışarında getireceksiniz. Ki o tezkereye o cümleyi ilave ettirdi? Hangi emperyal çetin o cümleyi oraya arttırma ettirdi?  Biz, siktirici bayrağını dost, vatanı için uğraş fail tıpkısı gelenekten geliyoruz. Kuvayı Milliyeciyiz biz, Kuvayı Milliye mücadelesi verilirken dışarında çeri mi geldi?

“BANA ÇIKIP BİRİNİZ SÖYLEYİN, ‘ORAN ŞU FABRİKAYI YAPTI’ DEYİN. BİR FABRİKA İSMİ SÖYLEMEZSİNİZ”

Bize güvenmenizi istiyorum. 20 yıldır fariza yapıyorlar, iktidarlar. 20 yılda bu ülkenin öğrenci yurdu sorunu çözülemez mi? Bana çıkıp biriniz söyleyin, ‘Devlet şu fabrikayı yaptı’ deyin. Tıpkısı üretimlik ismi söyleyemezsiniz, tıpkısı üretimlik ismi. Hani içtimai devlettik biz. Hani işsize hisse senedi bulacaktık, işsizliği bitirecektik. Gelişigüzel birinizin düşünmeye ihtiyacı var, benim üstelik düşünmeye ihtiyacım var. Bu toplantının önemi nedir? Doyum önderi gelmek sıradan tıpkı fenomen değildir. Sizi tatmin önderi fail, toplumun kendisidir. Çünkü size inanır ve güvenir. O nedenle kanma önderleri namına oturup düşünmeniz geçişsiz. Türkiye’nin buradan çıkması geçişsiz. Biz, üreten Türkiye ile pekişmek istiyoruz. Çiftçisi üstelik üretecek; fabrikada, sanayicisi da üretecek. Üniversitedeki sarıklı bilgi üretecek.

“YENİ BİR EKONOMİ ANLAYIŞINA, YENİ BİR POLİTİKAYA, YENİ BİR SANAYİLEŞMEYE İHTİYACIMIZ VAR”

İnsanoğlu 1 milyon yılda tekerliği keşfetmiş. Demincek değme saniyede aniden aşkın icat var. Tığ bunun neresindeyiz? En diplerindeyiz. Bakir tıpkı ekonomi anlayışına, kullanılmamış tıpkı politikaya, kullanılmamış bir sanayileşmeye ihtiyacımız var. Güneydoğu Anadolu’nun yarısı kadar olan tıpkı azamet, yani Tayvan, nüfusu 23 milyon, 580 milyar dolar milli geliri var. Yıllık ihracatı 500 milyar dolar, bizi ikiye katlıyor. Güneydoğu Anadolu’nun yarısı kadar olan bir celal. Çip üretiyor. Biz neresindeyiz? Politikacılar tıpkı gelecek ufku çiziyor mu? Kullanılmamış ayrımsız anlayışa ihtiyacımız var.

“AKILCILIKTAN ÇIKARDIĞINIZDA BİR POLİTİKAYI, ÜLKEYE UYMAZLIK VERİR”

Yer geç iki yıl ortamında bütün Suriyeli kardeşlerimizi öz ülkelerine göndereceğiz. Buna üstelik kızıyorlar, ‘Zahir göndereceksiniz’ diye. Göndereceğiz, ırkçılık yapmadan göndereceğiz, Türkiye’nin itibarını koruyarak göndereceğiz. Avrupa Birliği’nin hep büyükelçileriyle da konuştum. Meseleye rasyonalist bakmamız geçişsiz. Akılcılıktan çıkardığınızda aynı politikayı, ülkeye kötülük verir.

Birazdan buraya oturacağım, 15-20 soru alacağım. Rahatlıkla sorabilirsiniz, ‘Acaba bu soruya Genel Başkan üzülür mü…’ Üzülmem, rahatlıkla sorabilirsiniz. ‘Acaba bu istifham birlikte Genel Komutan’a sorulur mu?’ Niye sorulmasın, ferah ferah sorabilirsiniz. Sorduğunuz her soruya nazik ayrımsız samimiyetle cevap vereceğim. Mutat politikacıların yaptığı kabil külliyen çevirmeyeceğim. Alttan mı gireyim, üstten mi gireyim falanca değil. Siz vazıh, açık soracaksınız, ego birlikte bariz ve açık yanıt vereceğim. Ülkenin mihenk taşını sizler oluşturuyorsunuz, geleceğini üstelik sizler oluşturuyorsunuz. Ülkenin gençleri nevmit, sistem mahdut dışına gitmek istiyor, niçin sınırlı dışına müracaat etmek istiyor?

“ELAN AŞKIN KİRLİ BİR ORTAMI TÜRKİYE ÇEKEMEZ, TÜRKİYE’NİN TEMİZLENMESİ VE AKLANMASI LAZIM”

Dünyanın bire bir numaralı üniversitesine gittim, MIT’ye, Amerika’de. Haddinden Fazla sayıda bilim insanımız var orada, çalışıyorlar. Bazıları Türkiye’den munfasıl gitmiş oraya, yıpranmamış buluşlara imza atıyorlar. Dolayısıyla size nazik görev düşüyor seçimlerde. Çabucak bire bir şey istiyorum; sandığa gittiğiniz antlaşma elinizi vicdanınıza kucak, sesini dinleyin anca fikir kullanın. ‘İlla CHP’ye verin’ demiyorum, vicdanınızın sesini, ülkenizi, evlatlarınızı düşünün, ondan sonra gidin hangi partiye istiyorsanız düşünce kullanın. Elan çok bulaşık tıpkısı ortamı Türkiye çekemez, Türkiye’nin temizlenmesi ve aklanması geçişsiz. Aklık, ahlaklı bire bir siyasetin kategorik gelmesi geçişsiz. Bu gelmediği takdirde mümkün değil.

Tek endişe etmeyin, tüyü nakıs yetimin hakkını yiyenden o paraları alacağım, burunlarından fitil fitil getireceğim. Hiç endişe etmeyin. Kim üretiyorsa, ki kazanıyorsa başım konusunda. Hangi partiden olursa olsun ama, tüyü nakıs yetimin hakkını yiyorsa ona gereğini yapacağız.”

Share: