Türkiye’nin farklı yörelerinden getirilen 174 yulaf genotipi üzerinde düzeltme çalışmaları tay tay arabası Sivas Olgun ve Uygulayım Bilimi Üniversitesi (SBTÜ), mevcut çeşitlerden çokça daha mübarek ve kaliteli, kışlık ekimi dahi yapılabilecek yıpranmamış türlerin geliştirilmesini hedefliyor.
SBTÜ Tarım Bilimleri ve Uygulayım Bilimi Fakültesinin girişimleriyle, yaklaşık 2 sene önce Türkiye’dahi gen adına ekimi yapılan ancak vabeste sayıda çeşidi olan yulaf bitkisi üzerinde reform çalışmalarına başlandı.
Mevcut çeşitlerden henüz verimli ve nitelikli, mütebeddil iklim koşullarına dayanabilen, kışlık ekimi de yapılabilecek eskimemiş türlerin geliştirilmesinin amaçlandığı icraat, fakültenin laboratuvarlarında 174 değişik yulaf genotipi üzerinde yürütülüyor.
Fakülte bünyesindeki Zirai AR-GE Merkezi’nde sınama ekimi bile yapılan yulaf tohumlarının morfolojik gelişimlerinin gani düzeyde olduğu gözlemlendi.
Tarım Bilimleri ve Uygulayım Bilimi Fakültesi Dekanı üstelik olan SBTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tolga Karaköy, AA muhabirine, piyasada var olan ilişkin sayıdaki yulaf tarafından elan verimli türlerin geliştirilmesi için çalıştıklarını söyledi.
Yulafın yaz mevsiminde ekilen bir tarım bitkisi olduğuna dikkati calip Karaköy, “Kışlık yulaf çeşidi ihya noktasında bile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yöremizde özellikle bazen hususi firmaların önderliğinde çiftçilerimiz kontratlı adına yulaf yetiştiriyor ancak bu biraz çeşitten ibaret. Tığ hem yazlık hem birlikte kışlık, kâin çeşitlerden çok daha bereketli ve birinci sınıf yıpranmamış çeşitlerin geliştirilmesi amacıyla çalışıyoruz. 174 değişik genotipimiz var, bunların hepsinin deneyim ekimiyle kıyaslamalarını yapıyoruz.” diye niteleyerek konuştu.
“Çiftçimizin gelirinin artmasını hedefliyoruz”
Karaköy, Sivas ve çevresinde daha çok “Albatros” diye niteleyerek adlandırılan yulaf çeşidinin ekildiğini dile getirerek, “Bu çeşidimiz yazlık namına yetiştiriliyor. Dolayısıyla bitki örtüsü süresi (yılın günlük ortalama sıcaklığının sınırlı bire bir sınırı aştığı kısmı) gelişmemiş, haliyle verimi düşük oluyor. Tığ, değişen abuhava koşullarında kuraklığa ve soğuğa çok henüz dayanabilen yıpranmamış çeşitleri geliştirerek çiftçimizin gelirinin artmasını hedefliyoruz.” dedi.
Genotipleri 40 ayrımlı yöreden getirdiklerini ve herhangi bir birinin DNA yapısının farklı olduğunu anlatan Karaköy, şunları kaydetti:
“Bu genotipler ortada hele verim potansiyeli yüksek ebeveynler belirliyoruz ve bunlar üstünde melezlemeler yapıyoruz. Melezlemeden sonraları da moleküler kalıtım bilimi laboratuvarlarımızda bunların DNA izolasyonlarını ve testlerini yaparak istediğimiz özellikte olup olmadıklarını belirliyoruz. Tabii reform süreci süresince rastgele bitkinin düzelti süresi da ayrımlılık gösteriyor. Bu sebeple gerekirse biyoteknolojik yöntemleri üstelik kullanıyoruz. Daha uzun boylu daha birinci sınıf yıpranmamış çeşitlerin geliştirilmesine ilgi gösteriyoruz.”